Herenk

Anamın günahı yoktu ! \ Ayşenur Gidergi

herenk.com

herenk.com

Yıllar önce teyzemin avcuma tutuşturduğu keseden çıkan resmi ilk defa bu kadar inceliyordum . Şu trenin halka halka dumanı mı yakmıştı anacığımın gözlerini, yoksa babamın camdan bakmayışı mı? Ne kadar eski bir resimdi öyle… Kağıdın arkasındaki sarı yollara anamın kaç gecesi sığışmıştı? Acaba sağ olsa ben de bakmaz mıydım camdan anama, ben de bir günah daha yükler miydim kadıncağızın boynuna? Peki hakikaten temiz miydi beni dünyaya babasız getiren, varlığıma lanet ettiren bu kadın. Resimdeki adam başkalarının da babasıydı elbette, analarını yoldan çıkartıcı bir kadınla aldatmış adama her şeyden habersizce baba dememişler miydi? Kafamdakiler,  iliğime kadar sızlatan, beni böyle canhıraş bırakan bu düşünceler, annemin gecelerce anlattığı doğum akşamı, aramızdaki bağı haykırarak tek başına kesmesi , sokak fenerinin altında oturup saatlerce lanet okuduğum kafamdakilerin suçlusu yıllarca anacığım dediğim kadın değil miydi ?

Ne ara geldim Nazilli’ye bilmiyorum. Usulca valizimi alıp indim. Hayatım boyunca çantamdaki resmine bile doğru dürüst dokunmadığım adamın cenazesinde ne işim vardı ki ? Kendimi nasıl avutacaktım, hangi vasıfla bu şehirdeydim? İçimde bir şeyler beni burdan neden hep uzak tutuyordu, neyden korkuyordum ? Halbuki içimi yalayan şu duyguda kızgınlık olmasa son derece rahatlatmıştı da. Adımlarımı hızlıca başlattım. Yağmur usulca değil, en şiddetli haliyle sarıyordu şehrin sokaklarını, kimsecikler yoktu etrafta. Şimdi alıp götürse bu yağmur beni, arkamdan ağlayıp, yas tutanım da yoktu, beni tanıyıp falancanın kızıdır diyebilecek yakınımda. Hiç ağlatmamıştı beni bu yalnızlık şimdiki gibi. Gecenin şu saati sanki Mikail bulutlara yüklemişti omzumdakileri.

Hızlıca döndüm önüme çıkan ilk köşeden. Bilemezdim bu dönüşün nasıl bir dönüş olduğunu, bilemezdim genzimi nasıl geceler boyu yakacağını, kim bilirdi kızların annelerinin alın yazısını taşıdıklarını? Çarpıştığım beden, gözlerime değen korkusuz bakışlar. Kırklı yaşıma en derinden vuran bu yirmili çocuk da neyin nesiydi. Hem ağlıyordu, hem de besbelli sarhoştu. O geceden sonra bir daha asla unutmayacaktım. En masum dokunuşu meğer gözleriyle olanıymış. Karşındaki yirmili bir çocuk da olsa, hem sarhoş hem bitap olsa da eğer adam değil , yalnızca erkekse  bedenini en kolayından sahiplenirdi. Asıl mesele omzun üstündekindeydi. Zira ne adamlık, ne de bekaret iki bacağın arasında değildi. Acıydı, çok canım yanmıştı , kırkımdaydım artık ama anlamıştım anamı.  Ne kafamda soru kalmıştı, ne de kimseye yükleyebilecek bir günahın varlığına inancım. Anamın günahı yoktu.

 

Kalemimi bıraktım ve mektubu güzelce katladım. Karnımdakine vermek için hasır bir kese de almıştım.

 

AYŞENUR GİDERGİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.