BAYBURT
Bugün,
Allah Allah demeyince işler olmaz. Kadir Tanrı, vermeyince işler olmaz. Ezelden yazılmazsa, kul başına bela gelmez. Dizeleriyle, ve hikayeleri ile tanıdığımız Dede Korkut diyarı olan Bayburt’tan selamlıyorum sizleri. Bayburt’un mizahi hikayelere konu olan küçüklüğünü bir kenara bırakıp sizi biraz Bayburt sokaklarında dolaştırmak istiyorum. Gezi yazısı olmayacak yazım. Ama Bayburt’u kendi penceremden açmak istiyorum sözlere.
Şehri küçük ama yüreği büyük insanların şehridir. Samimiyetin, dostluğun, komşuluk ilişkisinin hala sürdüğü tarihi güzelliklerini bağrında onurla taşımaya devam ettiği bir şehir. Atlar koşuşturur cirit meydanlarında. Carşıda dolanırken teneffüs edersin tarihi ve görürsün ehramlı teyzeleri. Kıyafetleri ile özümüzü yansıtmaya devam etmektedirler.
Tastan evleriyle betonun soğukluğunu örterek, sokaklarının her bir köşesinde samimiyeti bulursun.
Güven sonsuzdur şehirde. O kadar ki şehir de pazar bir gün önce kurulur. Kapıları değil kitlemek, aksine onlar gönül kapılarını açarlar sonsuz. Çarşıda adımlarken karşına Veys Amcan çıkabilir yahut Memnune teyzen. Öz, can akrabaların değildir onlar. Belki bir sohbet esnasında tanımışsındır. Ya da öğrenciler bilir yolda yarenlik etmiştir sana ama bir kere tanımışsa seni, ailesinden ayırmaz asla seni. Coşkun akan Çoruh nehri gibi sahiplenir seni. O sevgiyle sarar, sarmalar.
Şehit Osman’a çıkarsın sonra, Bayburt’u tepeden seyre dalarsın. Birde demli çay varsa semaverde deme keyfine.
Daraldın mı, canın mı sıkkın, yalnızlığa en iyi gelen yerdir Çoruh’un kenarı. Sesiyle huzuru yudumlatır. Sevdalılara ne şiirler yazdırır.
Şairin gözünde şiirdir. Aşuk’un gözünde maşuktur.
Kısacası Bayburt Anlatılmaz yaşanır.
Yazar: Ayșe Nur Tarhan