Herenk

Noktadan Genişleyen Sonsuz Daire… \ Yusuf Özırk

Noktadan Genişleyen Sonsuz Daire… \ Yusuf Özırk

Noktadan Genişleyen Sonsuz Daire…

İlk yazımız başlangıç ve bitişin karar mercii olan nokta üzerine…

Nokta her ne kadar cümleyi bitirense de aslında aynı zamanda başlatıcı olma özelliğine sahiptir. Çünkü nokta beraberinde yeni bir cümleyi başlatır…Öyleyse bu yönüyle nokta, başlangıç ve bitişin kendisinde toplanmış formu olmaktadır…Peki sonra ? Bu nokta eğer genişlerse daireye dönüşür , hatta sonsuz dairelere dönüşür…Bu sonsuz daireler birbirinden farklı özellikler taşır.. Ancak bu özellikler de aynı zamanda o  noktanın birer parçası olur…

Nokta, daireye dairenin kendisinden daha yakındır… Çünkü dairenin varlığı noktanın varlığı sayesindedir…Ancak daire noktadan uzaktır…Nokta genişleyerek yayıldığı için daire ondan uzak düşmüş bulunmaktadır..İşte geometrideki nokta-daire ilişkisi anlaşılınca ”…Ve biz ona şah damarından daha yakınız.”( Kaf,16) ayetinin inceliği ve anlamı anlaşılmış olur.. Evet biz Allah’a dairenin noktaya uzaklığı gibi uzağız.. Ancak o bize bizden bile daha yakındır.. Öyleyse Allahın bize olan yakınlığını idrak etmedikçe uzaklık yakınlığa dönüşmez… Ne kadar şaşılacak bir şeydir ki tüm zıtlıklar birbirini tamamlamakta , büyük resmin parçası olarak karşımıza çıkmaktadır.Belki bunun içindir ki bazı mutasavvıflar (tasavvuf büyükleri) ”Rabbimi zıtlıklarla tanıdım” diyerek Allah’ın yaratma san’atındaki bu zıt durumlara dikkat çekmişlerdir…Öyleyse yakınlık kavramını anlamlı kılan uzak kavramının varlığıdır.. Uzaklık olmasaydı, yakınlık olmayacak ve anlaşılmayacaktı… Allah’ı tanımak ve bilmek onun san’atındaki bu zıtlıkları idrak etmenin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır… İşte bu noktada ” Nefsini (kendini) bilen Rabbini bilir” hadisi şerifi gelir, bize yol gösterir..Çünkü insanoğlu da kendi iç dünyasında iyiliği ve kötülüğü birlikte taşır…Zaman gelir iyilik kişi de egemen olur , vakit olur kötülük onda yer eder.. Bu döngü ömür boyu sürer birbirini takip eder…Bu mücadelenin sonucu da kişinin ahiretteki konumunu belirler..

İnsan aynı zamanda öfke-sükunet, neşe-hüzün gibi pek çok birbirine zıtlıkların hakimiyeti altındadır..Öyleyse Allah’ın yaratma san’atı tam anlamıyla insan üzerinde tamam olmuş ve insan eşrefi mahlukat (yaratılmışların en şereflisi)  yapmış. Yarattığında kemal (zirve,en olgun) düzeyde yaratan bir Şah’ın Şaheseri olmuştur. Artık o, bu vasfıyla yeryüzünde halife olmaya layık olmuş :  ” Ve sizi yeryüzünde halifeler yapan… ” (En’am, 165) hitabı insanoğlu üzerinde sabit olmuştur..Vahyin muhattabı olarak evrendeki varlıkların odak noktası olmuştur…  Bu sebeptendir ki yaradan ”De ki: “Yeryüzünde dolaşın; Allah’ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün…” (Ankebut,20) buyurarak insanı yaradılışın hikmet ve incelikleri hakkında düşünmeye ve anlamaya davet etmiştir.. Öyleyse insanın Rabbini tanımaya varan serüveni de kendi iç dünyasında olmaktadır. Çünkü dışarıdaki her arayış, her bakış yani tüm delil ve ipuçları aslında gelip insanda düğümlenecek.. Ve insan da kendini bildiğinde Rabbini tanıyacaktır..

İşte Noktadan genişleyip de uzak düşen o daireler .. tekrar asli kaynağa dönecek ve nokta içinde bilinmezlik deryasına karışacaktır.. Derya, içinde deryayı barındırır… Nokta da içinde sonsuz daireleri barındırır…

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.